19 Aralık 2012 Çarşamba

HESAPLAMALI TASARIM VE KOMPÜTASYON ÜZERİNE BİR DOSYA

Editörülüğünü Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) 'de Tasarım ve Kompütasyon Doktora Öğrencisi, olan Onur Yüce Gün'ün yaptığı, HESAPLAMALI TASARIM / TASARIM VE KOMPUTASYON  konuları üzerine yoğunlaşan ve TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin yayınladığı dosya 29 günümüzde hesaplamalı tasarım üzerine hazırlanmış son dönemdeki en rafine çalışmalardan birisi  ve üstelik bu konularda sınırlı olarak edinebildiğimiz bir türkçe kaynak niteliğinde. Aşağıda  Onur Yüce Gün ve George Stiny ile Hesaplama ve Tasarım üzerine bir söyleşi ile Şebnem Yalınay Çinici'nin Computation|Çevirisi ve Anlaması Kolay Olmayan- Dil, Düşünce ve Mimarlık yazılarını okuyabilirsiniz. Bu güzel çalışma ve paylaşım için teşekkürler. Dosyanın tamamını okumak için lütfen buraya tıklayınız

GEORGE STINY İLE HESAPLAMA VE TASARIM ÜZERİNE AÇIK BİR SÖYLEŞİ


George Stiny, Prof. Dr. Tasarım ve Kompütasyon, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü 

Onur Yüce Gün, Tasarım ve Kompütasyon Doktora Öğrencisi, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü

Prof. Dr. George Stiny Massachusets Cambridge’deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) Tasarım ve Kompütasyon Programı Öğretim Üyesi’dir. Los Angeles’taki Kaliforniya Üniversitesi’nde (UCLA) 16 yıl eğitim verdikten sonra 1996 yılında MIT Mimarlık Bölümü’ne katılmıştır. Şu anda Tasarım ve Kompütasyon Doktora Programı’nı yönetmektedir. MIT ve UCLA’deki eğitiminin ardından Mühendislik Doktorasını alan Stiny ayrıca Sydney Üniversitesi’nde, Royal College of Art’da (Londra) ve Açık Üniversite’de ders vermiştir. Biçim ve biçim gramerleri üzerine çalışmaları hem görme ve hesaplamayı birbiriyle ilişkilendiren kuramsal anlayışı hem de tasarım pratiği, eğitimi ve bilimindeki dikkat çekici uygulamaları ile tanınmıştır Biçim: Görmek ve Yapmak Hakkında Konuşmak (Shape: Talking about Seeing and Doing) (The MIT Press, 2006; ve www.stinyshape.org’da bulunabilir). Ayrıca Biçimin ve Biçim Gramerlerinin Resimsel ve Formel Yönleri (Pictorial and Formal Aspects of Shape and Shape Grammars) (Birkhäuser, 1975) ve (James Gips ile birlikte) Algoritmik Estetik: Fen Bilimlerinde Eleştiri ve Tasarım için Bilgisayar Modelleri (Algorithmic Aesthetics: Computer Models for Criticism and Design in the Arts) (University of California Press, 1978; ve www.algorithmicaesthe- tics.org) adlı eserlerin yazarıdır.
Bu sohbette George Stiny tasarımda en çok değer verdiği şey olan görmek üzerine görüşlerini açıklamaktadır. Gördüğümüz şeyler hakkında konuşma becerisi de tasarım için vazgeçilmezdir. Ancak Stiny’ye göre konuşmak sıradan bir süreç değildir; gördüğümüz şeylerin yorumlanması, değiştirilmesi ve hatta 
unutulmasını içerir. Kompütasyonun çift değişkenli doğası ve simgesel yapısı Stiny’nin biçimlerini ele almakta yetersiz kaldığından, kendisi kompütasyon yerine hesaplama hakkında konuşmayı tercih etmektedir. Tartışmamız geniş bir alanı kapsamakta ve he- saplama, kompütasyon ve bilgisayarların tasarımdaki rolü hakkında sağlam temelli anlayışlar geliştirmeyi amaçlamaktadır. Ancak sohbet Leonardo’nun süngerlerine, Duchamp’ın Çeşme’sine ve tanınmış MIT Tasarım ve Kompütasyon Grubu’na da uzanmak- tadır. Görüşme 21 Mayıs 2012’de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Bölümü Cambridge, Massachusets, ABD’de gerçekleştirilmiştir.

Onur Yüce Gün: Tasarım ile kompütasyon arasındaki ilişki nedir veya ne olmalıdır?
George Stiny: Ben kompütasyon yerine tasarım ve hesaplama arasındaki ilişki üzerine düşünmeyi tercih ediyorum. “Hesaplama”yı tercih etmemin sebebi onun ayaklarının çok daha yere basar ol- ması. Kulağa oldukça sıradan geliyor, bu yüzden sanat ve tasarımla ilgili bir işe yaraması muhtemelen şaşırtıcı oluyordur. 
Onur: O halde, özellikle tasarımla ilişkileri yönünden, kompütasyon ile hesaplama arasındaki fark nedir?
George: “Kompütasyon” kelimesini, benim genellikle sorduğum ve cevapladığım sorulardan biraz farklı bir alanda kalan bilgisayar kullanımı alanında bırakmayı tercih ediyorum. Bence tasarım ile hesaplama arasındaki ilişki eşitliktir (tasarım = hesaplama, design = calculating). Bunu söylememin iki nedeni var: birincisi, bence tasarım yaptığınızda aslında bilerek ya da bilmeyerek gör- sel bir yolla hesaplama yaparsınız ve, en azından benim çalışmalarımın çoğunda, merkezi konu hesaplamanın tasarımı ne şekilde içerdiğidir. Bence insanlar tasarımı alışılmış anlamda hesaplamaya indirgediğinde bu formül çöker. Bu da tasarımın ve dolayısıyla hesaplamanın da değerini düşürür. 
Onur: O halde genel kanının tersine, hesaplamayı, tasarıma destek veren ikincil bir öğe olarak tanımlamak pek de doğru olmuyor. 
George: Hesaplama gerçekten de tasarımı içerecek şekilde genişletilebilirse, ki bence genişletilebilir, o zaman 
tasarım=hesaplama 

formülünü diğer yönde çalıştırır. Bu durumda soru “hesaplama yaparak tasarım hakkında ne öğreniyorsun?” olur. Belirli stiller ya da tasarımlar seçebilirsiniz; kuralların nasıl değiştiğini araştırabilirsiniz. Daha sonra tasarımlara geri dönüp onları değiştirmek için farklı kurallar kullanabilirsiniz. Süreç oldukça dinamik, açık uçlu bir hal alır. Fakat bu tamamen hesaplamanın sanat ve tasarıma yer verecek kadar cömert hale getirilmesine bağlıdır. Bunu ne kadar vurgulasam az, çünkü bu tasarımı hesaplamaya uydurmak değil, tam tersidir: sonuçta hesaplama normalde olduğundan çok daha fazlası haline gelir.
Onur: Anladığım kadarıyla “tasarım = hesaplama” formülünü kullandığınızda hesaplamanın anlamını ve potansiyelini genişletiyorsunuz. Kitabınız “Biçim”de (www.stinyshape.org) bu eşitliğe sıklıkla rastlıyoruz. Kitaptaki bölümlerden birinin başlığı “Bunu Görsel Yapan Nedir? (What Makes It Visual?)” (Stiny, 61). Bu soruyu açabilir misiniz?
George: Öncelikle “Bunu (Hesaplamayı) Görsel Yapan Nedir? (What Makes It (Calculating) Visual?)” başlığı tüm girişimin merkezindeki meseleyi ifade ediyor. Tasarımın görsel bir şekilde ya- pılabileceğini gösterirseniz tasarım ile hesaplama arasındaki ilişki hakkında az önce sorduğum soruyu cevaplamış olursunuz. Görsel hesaplama ile 
sıradan hesaplama arasında bir fark olduğunu görebilmek için önce sıradan hesaplamaya bakmalısınız. Oradaki klasik model Turing makinesi, ya da belki dilbilimdeki gramer ya da sözdizimidir. Aslında bu simgelerle oynama (ve işleme) ile ilgilidir. Simgeler küçük taşlar ya da ayrık bileşenler gibi davranırlar; yerlerini değiştirebilir, üzerlerine renk koyabilir ve benzeri şeyler yapabilirsiniz. Fakat bir araya geldiklerinde orijinal kimliklerini korurlar, yani bir aradayken bağımsızdırlar. Bir simge daima bir simgedir! 
Bence Turing makineleri aslında hesaplamaya dair modellerden sadece biridir. Mantıktan yola çıktıkları için doğru ve yanlış ya da sıfırlar ve birlerden oluşan sistemlerle ayrık türden varlıklarla uğraşırlar. Turing’in görsel, sanatsal girişimden çıkan, sıfırlar ve birlerden hesaplama makinesi için kullandığı ayrık matematikten oldukça farklı bir şey gerektiren alternatif bir hesaplama türüne kucak açması beni şaşırtmazdı. 
Bu sadece bir genellemedir. Oldukça doğal, he- saplamayı açarak sanat ve tasarımı kapsamasını sağlayan bir genellemedir,belirsizliğe, şeylerin değişmesine, başlamak için kelime haznesi ya da simgelerin olmamasına yol verir. Görsel anlam- da hesaplama (bir) kelime haznesine dayanmaz. İlkelleri, atomları, simgeleri ya da birimleri yoktur. Bunlar hesaplama sürecinde evrilirler, başlangıçta yoklardır. Görsel hesaplama yaparak gördüğünüz her şeyin hesaplama sürecine girmesine izin verirsiniz ve bu Turing makinesi gibi ayrık bir süreçte olan bitenden oldukça farklıdır. 

Bu heyecanlı şöyleşinin Devamı için lütfen buraya tıklayınız

COMPUTATION | ÇEVİRİSİ VE ANLAMASI KOLAY OLMAYAN- DİL, DÜŞÜNCE VE MİMARLIK


Şebnem Yalınay Çinici, Doç.Dr., İstanbul Bilgi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü



Kelimeler zaman içinde bünyelerinde katmanlaşa- rak oluşan bilgiyi de içlerinde taşırlar. Kelimelerin etimolojik kökenlerine indikçe çoğunlukla bildiğimiz anlamların ötesinde farklı anlamları içinde taşıdığını keşfederiz. Hatta bazen çok tanıdık olduğunu düşündüğümüz sözcüklerin yabancılaşabildiğine tanık oluruz. Dil ve düşünce arasındaki hem birbirini vareden hem de bilgiyle ilişkimizi kurmamızı sağlayan bir çeşit varolma halimizdir bu. Mimarlık alanında hesaplama veya bilgi-işlem olarak çevirmeye çalıştığımız ama iki kelimenin de tam olarak karşılayamadığı computation kelimesi de böyle bir durumu içinde taşıyor diye düşünüyorum. Yani bir taraftan devamlı kullandığımız için bildiğimizi ve hakim olduğumuzu düşündüğümüz bu kelimeye biraz daha yakından bakmaya başladığımızda o kadar da tanıdık olmadığını görürüz. Zaten kelimenin ne demek olduğunun çok da hızlı dile gelememesi, içinde farklı anlam katmanlarını da taşıdığının işareti gibi. Sözcüğü bir de tasarımla ilişkisinde ele alma- ya çalıştığımızda konu biraz daha zorlaşır. Çünkü tasarım da zaten doğası itibariyle tanımı zor bir kelime ve iş. Kesin bir tanım ve açıklama ile ifade edilmesi pek mümkün olmamakta. Bu, tasarımın hep belirsiz olanla ilişkide varlığını sürdürmesinden kaynaklanmakta. Dolayısıyla computation ve tasarım kelimeleri biraraya gelmeye başladığında 
öncelikle bu iki kelimenin beraber ne demek olduğunu anlamaya girişmek hem biraz kaçınılmaz hem de işin aslında heyecan verici, keşfe açık yönünü oluşturmakta. Yani kelimenin çok kolay anlaşılamıyor olması aslında konu üzerine süregelmekte olan düşünme ve üretme enerjisinin de kaynağı gibi. 
Computation kelimesinin zaman içinde günümüze geldiği noktada evrildiği hali anlamak için etimolojik kökenine baktığımızda Latince computare’den geldiğini görürüz.1 Kökündeki ‘com’ beraber, ile (with) anlamına gelirken ‘pu- tare’ ise açıklığa kavuşturmak (clear up), yerli yerine oturtmak (settle), hesaba katmak/hesaplaş- mak (reckon) anlamlarına gelir; yani computare hepsini beraber açıklığa kavuşturmak, yerli yerine oturtmak ve hesaba katmak anlamlarına gelmektedir.2 Computation kelime olarak 15.yy’da ilk kez kullanılmıştır.3 Yani henüz bilgisayarın olmadığı bir zamanda. Dolayısıyla kelime bilgisayar teknolojilerinin gelişmesiyle kullanıma girmiş yeni bir sözcük değildir. Antik Roma döneminden itibaren süregelen hem aritmetik sayma ve hesaplama hem de sayılarla olmayan bir hesaba katma, açıklığa kavuşturma anlamlarını aynı anda içinde barındırır. Ama modern bilim ve teknolojinin dünyayı anlama yöntemlerinin yarattığı alışkanlık dolayısıyla kategorilerle düşünmeye yatkın aklımız computation kelimesini sayısal ve matematiksel çağrışımlarıyla ele almayı tercih eder.4 Peki matematik kelimesi tam olarak ne demektir? Matematik sözcüğünü de etimolojik olarak zaman içinde geriye doğru takip ettiğimizde benzer bir tanıdık olmayan anlam ile karşılaşırız. Matematik, antik Yunanca’daki ta mathemata sözcüğünden gelmektedir.5 Kelime aynı zamanda hem öğrenilebilir hem de öğretilebilir olan demek.6 Kelimeyi oluşturan manthanein öğrenmek anlamına gelirken, mathesis ise öğretmek anlamına gelir; yani aynı anda hem öğrenebilmek hem de öğretebilmek durumudur kelimenin en altında yatan.7 Yani düşünme alışkanlıklarımızın hızlıca aklımıza getirdiği sayılar ve işlemlerle kurduğu ilişkide değil matematik sözcüğünün kökünü oluşturan anlamı. Anlamanın, öğrenmenin farklı bir boyutuna dikkat çekiyor öğrenilebilir ve öğretilebilir olanı temel anlam olarak içinde barındırırken. Ama burada bahsedilen öğretilebilir ve öğrenilebilir olan ise bitkinin bitkiliği, ağacın ağaçlığı gibi bir bilme durumu. Aslında kişide bilgi olarak varolduğu düşünülen ve öğretmenin öğrenmeyi de kapsadığı bir hatırlama halini ifade eden bir kelime. Yani birşeyle ilgili değil de ona bir anlamda içkin olanın tekrar farkına varma durumunu anlatan bir sözcük. Matematik, Türkçe’ye de aynen aktarılan bir kelime olduğu için bu bilgi kendi dilimiz için de geçerli diye düşünebiliriz. Ama computation kelimesi maalesef aynı rahatlıkta dilimize çevrilememekte. Bu bir taraftan kelimeden kaynaklanmakta ama diğer taraftan çevirinin düşünceyi de aktarma sorumluluğu gereği bu zorluk çıkmakta diye düşünüyorum. 




Bu güzel yazının Devamı için 





lütfen buraya tıklayınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder